• 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Önce hemşireler vardı...
Hemşireler Günü Açış Konuşması

12 Mayıs 2003
 
Geçen hafta Nuriye Hemşiranım, “Hemşireler Günü Açılışı”na davet etmek için geldiğinde “Bu da nereden çıktı?” dedim ”Daha yeni kutlamadık mı?”. Oysa gerçekten de tam bir yıl olmuş. Yaşlandıkça ne kadar hızlı akmaya başladı yaşam. 10 yaşındayken hayatımızın onda biriydi, bir yıl. Ellimize geldiğimizde, hayatımızın ellide biri oldu. 5 kez daha hızlı geçiyor yani.

2004 12 Mayıs’ı daha çabuk gelecek, bir sonraki daha da çabuk, bir sonraki çok daha çabuk.

Ve bu yıllar boyunca siz; onlarca, ekonomik,sosyal problemlerinize, mesleki ve ailevi dertlerinize rağmen, hep başkalarının sağlıkları için çabalayarak, hızla geçen yaşama direnmeye çalışıyor olacaksınız.

Tıpkı yıllardır yaptığınız gibi.. ve tıpkı sizden öncekilerin yapmış oldukları gibi…



Fransa’da çalıştığım sırada, hemşireler çalışma şartlarının zorluğundan yakınıyorlardı bir gün. Hepsinin arabası vardı, bir aylık yaz tatillerini yurt dışındaki tatil köylerinde geçiriyorlardı. Ama haftalık 45 saat olan çalışma saatlerinden şikayetçiydiler ve diğer devlet memurları gibi 35’e düşürülmesini istiyorlardı. Bana “Türkiye’deki hemşirelerin durumu nasıl?” diye sorarlar endişesiyle, hemen oradan kaçtığımı hatırlıyorum. Ne diyebilirdim ki? Biz de hemşire maaşıyla araba alınamaz mı deseydim… Ya da; “Ne yurt dışı tatillerinden bahsediyorsunuz, bizimkiler bayram tatillerinde ailelerin yanına bile zor gidiyorlar” mı diyecektim.. Hadi dedim… Ya servisteki hemşire sayısını,çalışma saatlerini,nöbet izinlerinin nasıl kullanıldığını sorarlarsa… Şimdi düşünüyorum da en iyi yol kaçmaktı..

Keşke sorulardan kaçabildiğimiz gibi sorunlardan da kaçabilsek, ama ne yazık ki bu, o kadar kolay olmuyor.

Umuyorum sizin ne şartlarda çalıştığınızı, yıllardır, gözardı edenler artık yapmakta olduğunuz işin önemini kavrayacaklar ve haklarınıza bir an önce kavuşmanız için gereğini yapacaklardır.


Sevgili Hemşire kardeşlerim..

Benim hayatımda siz hep vardınız. Babam Kadın Doğumcuydu ve ben okul olmadığı günler tüm zamanımı hemşireler ve ebelerle geçirirdim.

10-11 yaşlarındaydım. Amasya Devlet Hastanesinde ameliyat hemşiresi Naciye abla vardı.. Çok güzeldi.. Çok seviyordum onu.. Platonik bir durumda vardı galiba.. Çok fazla çalışıyordu. Şikayet etmiyordu ama, yalnız kaldığımız zamanlar bana “Sen doktor olduğunda ben de tayinimi senin çalıştığın hastaneye yaptırırım birlikte daha rahat çalışırız” diyordu hep. Ama benim doktor olduğumu değil, ilkokulu bitirdiğimi bile göremedi. Merzifon yolunda bir trafik kazasında öldüğünde henüz 20 sine yeni basmıştı...

Yıllarca her hemşire gördüğümde ona benzettim, artık, yüzünü bile hatırlamıyorum doğru dürüst… ama hemşireleri hep sevmiş olmamda Naciye Hemşirenin payı vardır mutlaka... Elbette sadece o değil. Yetişmemde onlarca hemşirenin emeği var. Ameliyata girerken nasıl yıkanacağımı siz öğrettiniz bana, nasıl giyinileceğini, aletlerin adını.. damara girmeyi de sizden öğrendim, bütün meslektaşlarım gibi, serum takmayı da… hatta bebeğin kucakta nasıl tutulacağını, nasıl besleneceğini…..

Uzun geceler boyu nöbetlerde yanımızda sadece siz vardınız.. sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, sevgilerimizi paylaştık. Dert ortağımız oldunuz.. dertleştik. ..aşık olduğumuzu ilk siz öğrendiniz.. akıl verdiniz… dinledik.. size ve içgüdülerinize hep inandık…

Bir başhemşire vardı Lyon’da çalıştığım Çocuk Cerrahisi Kliniğinde, aynı zamanda Katolik rahibeydi.. her akşam, hemşire vizitinden önce, diğer hemşireler odasının önünde beklerken, o içeride İsa’ya mum yakar ve dizlerinin üzerine çökerek dua ederdi. “Çocukların iyileşmesi için mi dua ediyorsun?” diye sordum birgün.. “Hayır” dedi. “Tanrıya, bizim yanlış yapmamıza izin vermemesi için dua ediyorum” . “Peki ya doktorlar yanlış yaparsa!” diye takıldım. Tuhaf tuhaf baktı yüzüme.. “BİZ deyince bütün ekibi kasdediyorum” dedi…

Çok utandım… Aslında ben onu söylemek istememiştim..



Ben sizinle aynı ekipte olmaktan gurur duyuyorum. Sizi seviyorum.

Günümüz kutlu olsun..